Çözümler
Donanımlar
Blog

İş gücü planlamasında en hassas konulardan biri, çalışanların yıllık izin haklarının doğru şekilde belirlenmesidir. Hizmet süresine göre değişen izin günleri, hafta tatillerinin hesaba katılması ve yasal düzenlemeler süreci karmaşık hale getirir. Yanlış hesaplamalar yalnızca bordro hatalarına değil, yasal risklere ve çalışan memnuniyetsizliğine de yol açabilir. Peki yıllık izin nasıl hesaplanır ve hangi kriterlere dikkat edilmelidir?
4857 sayılı İş Kanunu’nun 53. maddesi kapsamında düzenlenen ve en az bir yıl çalışmış işçilere tanınan yasal bir haktır. Bu hak kapsamında çalışanlar belirli süre boyunca iş yerinde bulunmaksızın ücretlerini almaya devam ederler.
Türkiye’deki istihdam yapısında bu hak, sadece bir dinlenme süreci değil, aynı zamanda işçi sağlığı ve iş verimliliği açısından önemli bir düzenleme olarak konumlanır. İşverenler açısından ise personel devamsızlık yönetiminin en öngörülebilir bileşenlerinden birini oluşturur.
Birçok işveren süreci yalnızca yasal bir zorunluluk olarak görürken, doğru hesaplama aslında iş gücü maliyetlerinin öngörülebilirliğini doğrudan etkiler. Yanlış hesaplanan haklar, beklenmedik personel eksikliklerine veya fazla ödeme yapılan ücretlere yol açabilir.
İşçinin aynı işverenin yanında kesintisiz olarak bir yıl çalışması sonucunda bu hak doğar. Burada “kesintisiz” ifadesi önem taşır. İş sözleşmesinin feshi ve yeniden işe alım durumlarında kıdem süresi sıfırlanır.
Hizmet süresinin başlangıcı işçinin fiilen işe başladığı tarihtir. Ancak işe giriş tarihi ile iş sözleşmesinin imzalandığı tarih arasında fark varsa, erken olan tarih esas alınır. Bu detay, özellikle sigorta başlangıç tarihinin farklı olduğu durumlarda karışıklık yaratabilir.
Hak kazanılmadan önce işten ayrılan çalışanlara izin ücreti ödenmez. Ancak bir yıl dolmadan önce işverenin tek taraflı feshi durumunda, çalışan kıdem tazminatı alacaksa izin ücreti de ödenir. Bu ayrım bordro hesaplamalarında sıkça atlanan bir detaydır.
Yıllık izin süresi hesaplarken temel belirleyici faktör, işçinin aynı işverenin yanındaki toplam hizmet süresidir. İş Kanunu’na göre izin süreleri, hizmet yılı aralıklarına göre kademeli olarak artar.
İş Kanunu’nun 53. maddesine göre belirlenen yıllık izin süreleri şu şekildedir:
| Hizmet Süresi | Yıllık İzin Süresi |
| 1-5 yıl (1-5 yıl dahil) | 14 gün |
| 5-15 yıl arası (5 yıl hariç, 15 yıl dahil) | 20 gün |
| 15 yıl ve üzeri | 26 gün |
Hizmet süresinin hesaplanmasında dikkat edilmesi gereken birkaç önemli nokta vardır. İşçinin toplam hizmet süresi içinde geçen her yıl, sonraki yılın iznini etkiler. Örneğin işe giriş tarihi 15 Mart 2020 olan bir çalışan, 15 Mart 2021’de ilk hakkını kazanır ve 14 gün izin kullanabilir.
15 Mart 2025 ile 15 Mart 2026 arasında ise beşinci yıl tamamlanacağı için, bu dönemde hala 14 günlük hak geçerlidir. Ancak 15 Mart 2026 tarihinden itibaren beşinci yılı doldurmuş sayılır ve süre 20 güne çıkar.
Hesaplamada karışıklık yaratan bir diğer durum, yarım kalan yıllardır. İşçi bir yılını tamamlamadan işten ayrılırsa ve yukarıda belirtilen koşulları taşıyorsa, çalıştığı süre oranında izin ücreti alır. Ancak bu durumda fiilen izin kullanma hakkı doğmaz.
İşçinin normal çalışma günlerinde aldığı ücret esas alınır. İşçi izinde olduğu günler için çalışmış gibi ücret alır ve bu süre içinde iş akdi devam eder.
Günlük brüt ücret belirlenir ve kullanılan izin gün sayısı ile çarpılır. Aylık ücretli çalışanlar için aylık brüt ücret 30 güne bölünerek günlük tutar bulunur.
Örnek vermek gerekirse: Aylık 45.000 TL brüt ücret alan bir çalışanın 14 günlük yıllık izin ücreti şöyle hesaplanır:
Bu tutar üzerinden SGK primleri ve gelir vergisi kesintisi yapılarak net ücret hesaplanır. Sıklıkla unutulan nokta, ikramiye ve prim gibi ödemelerin izin ücretine dahil edilip edilmeyeceğidir. Düzenli ve sürekli ödenen her türlü ücret unsuru hesaplamaya dahil edilir.
İşçi iznini kullanmadan işten ayrılırsa, kullanmadığı günler için hesaplanan ücret, işten çıkış ödeme tablosuna eklenir. Bu durumda son ücret üzerinden hesaplama yapılır.
İK yönetiminde sürecin dijitalleşmesi, hem hata oranını azaltır hem de işgücü planlamasını optimize eder. Özgür Zaman gibi PDKS (Personel Devam Kontrol Sistemi) çözümleri, bu noktada stratejik bir araç olarak öne çıkar.
Geleneksel manuel izin takibi sistemlerinde, çalışanların giriş tarihleri, hizmet süreleri ve kullanılan izin günlerinin Excel tabloları üzerinde yönetilmesi, özellikle orta ve büyük ölçekli şirketlerde sürdürülebilir değildir. Bir çalışanın izin hakkının yanlış hesaplanması, yasal sorumluluk oluşturur ve personel memnuniyetini olumsuz etkiler.
PDKS sistemleri işe giriş tarihinden itibaren otomatik olarak hizmet süresini takip eder ve yasal düzenlemelere göre izin haklarını hesaplar. Çalışanlar, sistemler üzerinden izin taleplerini oluşturabilir, yöneticiler onay süreçlerini yönetebilir ve İK departmanları tüm izin kayıtlarını merkezi olarak takip edebilir.
Entegre PDKS çözümlerinin sunduğu bir diğer avantaj, bordro sistemleriyle senkronizasyondur. Ücret hesaplaması, sistemin bordro modülü ile entegre çalıştığında otomatik olarak gerçekleşir. Bu özellikle aylık kapanış süreçlerinde zaman kazandırır ve hata payını minimize eder.
Dikkat çekici olan, PDKS verilerinin analitik raporlama imkanı sunmasıdır. İşverenler, departman bazında izin kullanım oranlarını, yoğun izin dönemlerini ve kullanılmayan izin birikimlerini görsel raporlarla takip edebilir. Bu veriler işgücü planlaması ve bütçe planlamaları için değerli içgörüler sağlar.
İzin süresince iş yerinde çalışmak veya başka bir işte çalışmak yasaktır. Bu durum tespit edilirse işveren, ödediği izin ücretini geri alabilir ve işçinin kalan izin hakkını iptal edebilir.
Part-time çalışanlar da tam zamanlı çalışanlarla aynı gün sayısına sahiptir. Ancak izin ücretleri, çalıştıkları süreye göre orantılı hesaplanır. Yarım gün çalışan bir işçinin 14 günlük izni vardır, fakat izin ücreti yarım gün üzerinden hesaplanır.
İşçi, izin süresince istediği yere seyahat edebilir ve yurtdışına çıkabilir. İşverenin bu hususta sınırlama getirme yetkisi yoktur. İzin süresi, işçinin özgürce kullanabileceği bir dinlenme dönemidir.
İşten ayrılışta kullanılmayan izin bedeli, son alınan ücret üzerinden hesaplanarak kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile birlikte ödenir. Bu ödeme, işten çıkış işlemlerinin tamamlanması sırasında yapılır ve maaş bordrosundan ayrı bir kalemdir.
Emeklilik sonrası aynı işverenin yanında çalışmaya devam eden işçinin iş sözleşmesi kesintisiz devam eder. Dolayısıyla hak sıfırlanmaz, önceki hizmet süreleri de dikkate alınarak hesaplama yapılır.